Gelecek artık eskisi gibi değil.

Yapı Dergisi Sayı 390

Melis Baloğlu

Gelecek artık eskisi gibi değil.

  1. İstanbul Tasarım Bienali’ne Doğru

Neden manifesto yazalım? Ya da neden 21. yy’da düzenlenen bir tasarım bienali ütopyayı dert edinsin? Kişisel bir internet günlüğü açıp, bilgiyi oradan yaymak yolu varken ve sizi bir topluluğun “takip ettiğini” tamamen sayısal -1000 ya da 1000000 kişi – olarak görürken, kendi gazetenizi çıkarabilecekken, ki bunu cebinizde taşıdığınız akıllı telefonunuza inen bir uygulama ile yapma kolaylığı varken, neden manifesto yazalım?

Ütopya ve manifestolar… Kimilerince kayıp, kimilerince öldü denilen tarihi pek derin ütopya, Mimar Koolhas (2003) tarafından, “mimarlığın kirli sırrı” olarak tanımlanmıştır.  Modernizmin dayattığı ve çizgisel ilerleme sonuncunda ürettiği yaşama şeklini takip edemeyen, modern insan için ütopya, tabi ki hayal kırıklığıydı. Bu sürece ayak uydurmadığı için ötekileştirilen pek çok insan için bu dayatma bir distopyaydı. Bu durumdaki öteki karakterinin en iyi örneklerinden biri, 1958 yılında gösterilen Mon Oncle filmindeki Bay Hulot karakteridir. Jacque Tati’nin senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı bu filmde, modern olarak sunulan hayatın, teknolojiyi ve  insanları nasıl kullandığını, Bay Hulot’nun da bu hayatın nasıl dışında kaldığı gözler önüne serilir. Bay Hulot’nun akıllı telefonu olsa bu durum hakkında iğneleyici bir tweet atardı belki, kim bilir…

Illustration-Federico-Babina-Architectures-Films-Cultes-07

Bay Hulot, http://www.maxitendance.com/2013/11/illustrations-archicine-federico-babina-architectures-films-cultes.html

Bay Hulot’nun yaşadığı dönemi, günümüzden bakınca anlamlandırmak olasıdır. Üzerine yazılmış pek çok düşünce, çekilmiş film ya da çizilmiş proje vardır. Peki Bay Hulot için “dışında kaldığı” bu atmosferi günümüzde nasıl tartışırız? İçinde bulunduğumuz yüzyıl için, tam da içindeyken neler söyleyebiliriz? Akıllarda, günümüzden yüzyıllar önce yazılmış ve çizilmiş  hali bulunan ve hızla devinen dünyada, donuk kalan ütopya içeriği varken, nasıl manifesto yazarız? Tüm bu soruların cevaplarına, unutulmuş denen ütopyaların izlerine, 21. yy’da gerçekleşen saldırılara ve bunun paralelinde açılan bazı yarışmalara, kurulan sergilere, basılan kitaplara ve oluşturulan bienallere bakılarak rastlanılabilir.

21. yy’ın başlarına dönersek, 2001’in 11 Eylül’ünde İkiz Kuleler’e gerçekleşen saldırı sonrası yaşanan travma, mimarlara bir yarışma olarak yansımıştır. 2002’de gerçekleşen bu yarışmanın isteği, yeni gökdelenleri, 21. yy’ın bir kent ütopyası olarak yeniden inşa etmekti. Daha sonra 2003’te, küratörlüğünü Zaha Hadid ve Patrick Schumacher’in üstlendiği “Latent Utopias: Experiments Within Contemporary Architecture” sergisi ve ardından gerçekleşen sempozyum, bilimi ve mimarlığı bir kotada eritmeye çalışan, disiplinler arası çalışan tasarım ofislerini, ütopyalar hakkında yeniden düşünmeye itmiştir. Aynı yıl , “Utopia Station” adlı 50. Venedik Bienali’nin 120 sanatçı katılımlı, kolektif işlerden oluşması, bir başka yandan, 2008’den bu yana kolektif faaliyet gösteren Anonymus (Anonim) bilgisayar korsanı grubunun otoritelere başkaldırısının hızlıca yayılması ve kabul görmesi, günümüz küçük ölçekli ütopyaları olarak görülmüştür.1

Potansiyeli verileri eyleme döken ve bilişim teknolojilerini kullanan bu ayaklanmalar, toplumların artık başka bir çağa ayak uydurduklarının ve daha iyisini umut ettiklerinin kanıtı olarak görülebilir. Dijital çağ olarak adlandırılan bu dönemde, çağa uygun bir örneği Gezi Parkı Direniş’ini yaşayan Türkiye’de bulmak da mümkündür. Bahsi geçen Anonymus (Anonim) bilgisayar korsanı grubunun, Gezi Parkı Direnişi için pek çok siyasi kuruluşun internet sayfasına izinsizce girmesi ve tüm bunları gene sosyal medya kanalı üzerinden duyurması, bugün neden manifestolar üretmeliyiz ya da nasıl üretmeliyiz için incelenebilecek en iyi örneklerden biridir.

Tüm bu küresel ve yerel örneklerin varlığında, dünyanın hazır olduğu değişimlerin eşiğinde ya da içindeyken, bilgi çağında ütopyaları üretmeye yönelik çalışmalar yapmak, manifestolar yazmak ve üretmenin gereğini, bir bienal ortamında insanlara açmak, tam da bu zaman da gereklidir. Ütopyaların beslediği ve  üzerine kuram üretildiği pek çok disiplin varken, bu veri kaynağını 2014’te oluşturmak, tekrar düşünmek, kopyalamak,tartışmak çabası yeni bir gelecek için kolektif bir arşiv olacaktır.

Kaynaklar

Koolhaas, R., 2003. ‘Utopia Station’ in Content, ed. Rem Koolhaas and

Brendan McGetrick, Taschen, Cologne, s.393.

 Notlar

1 Bahsi geçen örnekler farklı yazılı kaynaklardan ve internet sitelerinden derlenmiştir. Yazılış sırasına göre kaynaklar:

Stephens, S., 2004. Imagining Ground Zero: Official and Unofficial Proposals for the World Trade Center Site, New York, Rizzoli

http://www.patrikschumacher.com/Texts/latent.htm ( E.T. 18.11.2013)

http://www.e-flux.com/projects/utopia/index.html (E.T. 25.12.2013)